Kavramsall olarak ayrılma anksiyetesi, bebek ile bakım veren arasındaki ilişkiyi ele alan bağlanma kuramı ve bebeğin gelişimiyle ilgili kuramlar üzerinden tanımlanmıştır. İnsan yavrusu doğduğu andan itibaren yaşamda kalmasını mümkün kılan evrimsel olarak gelişmiş potansiyel bir bağlanma sistemine sahiptir. Bu bağlanma sistemi yaşamın erken dönemlerinde aktive olur. Bakım verenine bağ kurmaksızın insan yavrusunun yaşamda kalması mümkün değildir. Öncelikle bakım vereniyle kurmaya başladığı bu bağ kendisiyle ve ötekilerle kurduğu ilişkiyi temelden etkileyecek zihinsel modeller geliştirmesine neden olur. Bu nedenle bu bağın niteliği çok önemlidir vekişinin yaşam boyunca kendisiyle ve çevresiyle kurduğu ilişkide belirleyici bir yönü vardır. İlk çocukluk dönemlerinde bağlanma figüründen ayrılma karşısında duyulan kaygı tüm insanlarda doğal bir reaksiyon olarak kabul edilir, bağlanma figüründen ayrılmaya karşı duyulan bu ilk kaygı, kendisini koruyamayan ve bağlanma figürü olmadan yaşamda kalamayacak olan insan yavrusunun bakım vereninin yanında kalmasını sağlar.
Çocuklarda ayrılmaya karşı zorlanmalar açıkça gözlemlenebilirken; ergenler ve yetişkinlerde panik ataklara benzer özellikte solunumsal ve kardiyovaskuler belirtiler gibi bedensel yakınmalarla kendini gösterebilir.
Ayrılma anksiyetesi bozukluğu (AAB) DSM-IV’te çocukluk dönemi için tanımlanmış olan tek anksiyete bozukluğudur . DSM-IV’ te ayrılma anksiyetesi bozukluğu tanısının yaşla sınırlanması bazı soruları beraberinde getirmiştir. Çocukluk ayrılma anksiyetesi bozukluğu belirtileri yetişkinlik döneminde devam eder mi? Ayrılma anksiyetesi belirtileri yetişkinlikte de ilk kez ortaya çıkabilir mi?
Yetişkinlikte ayrılma anksiyetesi tespit edilen kişilerin 1/3’ünde çocuklukta herhangi bir tanı almaksızın ilk kez yetişkinlikte semptomların ortaya çıktığı dile getirilmiştir. Yetişkinlikte karşılaşılan ayrılma anksiyetesi belirtileri ve semptomları yetişkinliğin özelliklerine bağlı bazı ufak farklılıklar dışında çocuklukta görülen ayrılma anksiyetesi ile benzerlikler göstermektedir.
9282 yetişkinle yüz yüze görüşme ile gerçekleştirilen geniş kapsamlı epidemiyolojik bir çalışmada yetişkinlik ayrılma anksiyetesi bozukluğunun toplumun genelinde yaşam boyu yaygınlığını %6,6 olarak bulmuştur. Bu yüksek yaygınlıktan dolayı DSM’de yetişkin ayrılma anksiyetesi bozukluğunun ayrı bir tanı olarak yer bulması gerektiği vurgulamıştır. Bu çalışmada çocukluk ayrılma anksiyetesi tespit edilen hastaların %36’sının şikayetlerinin ve belirtilerinin yetişkinlikte ana hatlarını koruyarak devam ettiği ve diğer bir taraftan yetişkinlik ayrılma anksiyetesi tanısı alanların %77.5′ inin ise ilk kez yetişkinlik döneminde şikayetlerinin ortaya çıktığı bulunmuştur .
Devamlılık Hipotezine göre çocuklukta ortaya çıkan ayrılma anksiyetesi, varlığına yetişkinlikte de başka bir formda devam etmektedir. Birçok çalışmada bu antiteler arasındaki ilişki tartışılmıştır, fakat tam bir fikir birliğine ulaşılamamıştır.
Ayrılma anksiyetesi belirtilerinin 18 yaşından önce başlamış olması DSMIV’te Çocuklukta Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu adında yer alırken; DSM 5 ile beraber tanı sisteminde bağlanma nesnesinden ayrılmaya karşı aşırı zorlanma ile seyreden ve ilk kez yetişkinlikte de ortaya çıkabilen bir hastalık olarak da Yetişkinde Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu da yer bulmuştur.
Ersin Baltacı
baltaciersin@gmail.com
Caferağa mah. Mühürdar cad. No 83/1 Moda-Kadıköy
Tel: 0532 682 66 32