Dışarıdan ya da içeriden yaşamımızı fiziksel ya da ruhsal olarak negatif olarak etkileyen bir şeyle karşılaştığımızda beden ile zihin strese çeşitli tepkiler verir.
Stres ile baş etmek için elindeki imkanları kullanırken bazen başa çıkma yolları çaresiz kalabilir.
Geri çekilme, içe kapanma, kendisini ve çevresini suçlama görülebilir.
Klinik olarak depresyonun temel özelliği negatif bir duygudurum olarak umutsuzluk, karamsarlık, çökkünlük, bunaltı, üzüntü halinde seyretmesidir.
Kötümser bir perspektiften yaşama bakarlar ve olay ya da durumların olumlu yanları daha küçük görünürken olumsuz yanlar devasa bir hal almıştır.
Kişi geçmişte yapmaktan keyif aldığı etkinlikleri yapmak istemez.
Çevreye karşı ilgisi azalmıştır. İnsanlardan uzaklaşmıştır.
Gelecek karamsar bir çerçeveden görünür.
Keyif veren aktiviteler, iş yaşantısı, cinsellik, insan ilişkileri artık keyif veren etkinlikler değildir.
Umutsuzluk ve çaresizlik duygusu baskındır.
Karanlık bulutlar gibi yaşamına çökmüş bu ruh hali sanki hiç geçmeyecek gibi bir his hakimdir.
Mevsim hep kış olacaktır.
Yaşam çekilmez bir haldedir ve yaşamın tüm yüklerini omuzlarında hisseder.
Geçmişteki güzel günleri yaşan sanki kişinin kendisi değildir ve o güzel günler bir daha hiç gelmeyecektir.
Bu ruh hali çaresizlik duygusunu getirir.
Basit günlük işleri dahi yapmak kişinin içinden gelmez.
Artık duş almak, öz bakımını gerçekleştirmek istemez.
Ne yiyeceğini, ne giyeceğini önemsemez.
Enerji düzeyleri düşmüştür.
Depresyon durumlarında iştah değişikleri olabilir.
Bazı insanlar çok yemek yediklerinden bazıları ise hiç yemek yiyemediklerinden yakınırlar.
Can sıkıntısından yemek yiyorum ya da canım o kadar sıkkın ki hiçbir şey yiyemiyorum cümlelerinin ikisine de rastlanabilir.
Yine uyku konusunda da farklılık olabilir.
Bazı insanlar depresyondayken çok uyurlar yataktan çıkmak istemezler.
Bazı insanlarda sürekli zihinlerine kötü şeyler geldiğinden uyuyamadıklarından yakınırlar.
Ne zaman yastığa kafamı koysam aklıma hep kötü şeyler geliyor ve uyuyamıyorum diyen de olur, uyumaktan başka bir şey yapmıyorum diyen de.
Depresyondaki kişilerin davranışları birbirinden farklılık gösterebilir. O nedenle ortak bir hastalık tanımı yapılsa da depresyon teşhisi de tedavisi de bireysellik gösterir.
Kişilerin çoğu enerjilerinin düşüklüğünden yakınırlar.
Bıkkınlık ve isteksizlik görülür.
Yaşamlarında yaptığı etkinlikleri listelemeleri istendiğinde aktivitelerdeki azalma gözler önüne serilir.
Bazen ağızlarından kelimeler zorla dökülür. Konuşmak dahi istemezler. Bunun sonucunda etraflarında destek alabilecekleri kişilerden uzak dururlar ya da çevresindeki insanları uzaklaştırırlar.
Kaygı sıklıkla depresyona eşlik eder. Bazen hastalar yerlerinde durmazlar, ellerini ovuştururlar, tırnaklarını yerler, saçlarını koparırlar, eskisine göre daha fazla sigara ya da alkol içebilirler.
Sigara ve alkol depresif ruh halinden uzaklaşmak için bir aracı olarak düşünülse de içinde bulunulan durumu daha karmaşık hale sokabilir.
Depresyonu daha sürekli hale getirebilir. Bu nedenle bu tarz baş etme yöntemleri geliştirilirse ya da geliştiriliyorsa hastalık komplike bir hal almadan muhakkak bir psikiyatriste görünmek gerekir.
Tahammülsüzlük, çabuk öfkelenme depresyonun belirtisi olabilir. Konsantrasyon bozuklukları, odaklanamama, dikkat eksikliği görülebilir.
Dikkat eksikliği için tedaviye başvuran kişilerin bir kısmında dikkat eksikliğinin altında yatan neden depresyondur. Bu kişiler depresyonunun tedavisi sonrası dikkat eksikliğinin de iyileştiğini dile getirir.