Bir kuram üzerine konuşmanın çeşitli yolları vardır. Kuramı pratik anlamda da ele alabilirsiniz, ya da kuramı teorik olarak da tartışabilirsiniz. Başlangıçta bu ikisi aynı şey gibi görünse de birbirinden farklı özellikleri vardır. Bazen birbiriyle örtüşen yanları da vardır elbette.
Tıp alanı içinden konuştuğumuz zaman pratik önemlidir, pratik üzerine düşünmek ve pratiği sonraki durumlarda teorik üzerinden zenginleştirmek geliştiricidir.
İnsan acı içinde kıvranırken, acının felsefesini yapmayı bir müddet ertelemek gerekebilir. Hem acı içinde olmak hem de acının felsefesini yapabiliyor olmak da bir seçenek olabilir. Ama herkes için olanaklı olmayabilir.
Bilişsel kuram psikiyatrik anlamda şikayetleri olan kişilerin yaralarını sarmak için bize olanaklar sağlıyor. Bu olanakları görmezden gelmemek lazım. İnsan üzerine derinlikli çok yönlü düşünceleriniz olabilir ama kanayan yer sizin düşüncelerinizin olgunlaşmasını bekleyemeyebilir.
Öngörmek belirsizliği azaltır. Yaşam çoğu zaman öngörülmezlerle akar, ama pratik anlamda insan öngörmek ister. Yaşam öngörüleri yıkar, öngörüler yaşamı kurmak ister. Bu akış içinde ruhsal sıkıntıları olan kişilerin öngörmeye herkesten fazla ihtiyacı olabilir.
Bir sağaltıcının belki de en önemli işi eldeki öngörülerle hastasına yardım etmektir. Ve zihninde de öngörülerini masaya yatırmak yıkmak parçalamak yeni öngörüler üzerine çalışmaktır. Ve ilerleyen süreçte belki de hastasıyla beraber öngörüleri ele almak akışa karışmaya hastasını hazırlamaktır.
Hiçbir kuram akışı tam olarak kavrayamayabilir. Çünkü akış tekrarlar içerse de her tekrar birbirinden farklıdır. İnsan zihni farklılıklar arasında benzerlikler arar. Genellemeler yaparak geleceği kontrol etmeye çalışır. Her genelleme bir yanıyla gerçekliğe temas etmekle beraber bir yanıyla gerçekliği budar.
Yaşam akıp giderken, kişiler kendi kurallarını dünyaya dayatır ve dünyadan bunlara uymasını bekler. Bu beklenti ve beklentinin içeriği, çoğu zaman dünyaya karşı olan bilişlerimizdir yani düşüncelerimiz- yargılarımızdır. Bilişsel kurama göre bu yargılar insanın ruhsal/duygusal tepkilerini belirler.
Gerçekliği nereden budayacağız, bir şekilde budayacağız ama nasıl budayalım ona karar verelim. Her ağaç aynı şekilde budanmayabilir ve her ağaç budandığı yerden filiz vermeyebilir. Budayacağınız yer ışkın atan dalların kudretini belirleyecektir. Ne çok derinden ne de çok yüzeyden. Öyle bir yerden budayalım ki yeni dallar versin ve kurumasın.
Bilişler bir budama yeridir. Duygulanışlar başka bir budama yeri. Bilişsel kuram kendi baktığı yerden bir budamaya girişirken belki insanın başka yönlerini örtebilir, kesebilir. Duygulanışlar bu anlamda daha farklı perspektiflerden, etkilenme ve karşılaşma kavrayışı üzerinden bilişin de bir duygulanış olduğunu görerek yeniden ele alınabilir.