İnsanın ruhsal hali bir iklim gibi ya da hava durumu metaforuyla açıklanabilir.
Bu iklim içinde her insanın ruhsal durumu hava durumu gibi dalgalanmalar gösterir.
Bazen havanın günlük güneşlik olduğu durumlar gibi bazen kendimizi mutlu, enerjik, neşeli hissederiz.
Bazen havanın kapalı, sert olması gibi kendimizi karamsar hissedebiliriz.
Bütün bunlar insan yaşamı içinde farklı ruh halleridir.
Mutsuzluk, hüzün, engellenme, umutsuzluk insan duygulanışları yelpazesinin bir kısmıdır.
Bu haller çoğu zaman birbirine geçişler göstererek aynı hava durumu gibi süreğen halde yaşamımıza devam etmemize, yaşamımızın olağan akışını sürdürmemize engel olmaz.
O nedenle mutsuzluk, sevinç, neşe gibi haller işlevselliğimizi ve ilişkilerimizi etkilemediği sürece, yaşamın olağan akışını bozmadığı sürece bir hastalık olarak ele alınamaz.
İnsanın bir kayıp, ayrılık, başarısızlık ya da herhangi bir olumsuz yaşam olayı karşısında hüzünlenmesi çok doğaldır.
Burda klinik olarak olarak depresyonla, depresif ruh halini birbirinden ayırmak önemlidir.
Nerde hastalık başlar nerde olağan duygulanım biter öznel bir konudur.
İşlevselliğin etkilenmesi ayrımda önemli bir parametre olabilir.